24 Ekim 2024

Teröre rağmen barışın peşini bırakmama mesajı veren üç farklı isim: Bahçeli, Demirtaş, Özel…

24 saatte bir şehrin insanlarının umudu, şaşkınlığı, üzüntüyü, hayal kırıklığını nasıl yoğun bir şekilde yaşadığına şahitlik ettim. Sanki elini uzatsan tutacağın bir duygu durumu idi gördüğüm

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş

Diyarbakır

Bir gün önce Türk milliyetçilerinin en eski kurumsal partisi MHP’nin Lideri Devlet Bahçeli, Öcalan’ın simgesel de olsa Meclis’te konuşabileceğini, silah bırakma çağrısı yapıp örgütü feshederse yeni bir süreçten bahsedilebileceğini söylüyor. Ertesi gün başka bir milliyetçi partinin, İYİ Parti’nin Lideri Müsavat Dervişoğlu grup toplantısında idam ipi, urgan atıp “Öcalan’ı asamadınız ama bu büyük milletin hayallerini astınız” diye sesleniyor. Kendisi de daha önce Tayyip Erdoğan’a çözüm sürecinde ip atmış Bahçeli bu ipi odasına asmak için istiyor. Bu arada yeni sürecin MHP tarafından ‘kardeşlik hareketi’ olarak isimlendirildiği belirtiliyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel altı gün sürecek Doğu ve Güneydoğu seyahati için Diyarbakır’a gelmiş. Sabah kadınlarla buluşuyor, ardından esnaf ziyareti, Tahir Elçi’nin katledildiği yerde konuşma yapıyor, öğlen işçilerle beraber onların sorunlarını dinliyor, yıllarca hedef gösterilen, saldırıya uğrayan Amedspor’u tesislerinde ziyaret ediyor.

Özgür Özel ve beraberindekiler, Diyarbakır'da öğle yemeğini ciğercide yedi

Ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin eş başkanları ile buluşup “2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayarak Diyarbakır’dan Van’a bize destek verem tüm DEM Partililere ve milyonlarca Kürt vatandaşımıza geç kalmış bir teşekkürü iletmek istiyorum” diyor. Özel’in belediyeye geliş saati 16.30. Karşılama oluyor, yerlerine oturuyorlar ve o sırada İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın attığı tweet görülüyor: TUSAŞ’a saldırı oldu, 5 şehit, 21 yaralı var, yaralılardan ikisinin durumu ağır.

Bu haberle ilgili not Özgür Özel’in önüne iletiliyor. Bir anda gündem değişiyor. Kendilerine gelen bilgiden bahsedip acısını aktarıyor. O sırada en yakınındaki iki kurmay Veli Ağbaba ve Sezgin Tanrıkulu bundan sonraki sürecin nasıl süreceğiyle ilgili değerlendirmelere başlıyor. Bu değerlendirmeler Ankara’da genel merkez ile de yapılıyor. Özgür Özel Diyarbakır’da sivil toplum liderleriyle de görüşüp 21.30 uçağı ile Ankara’ya dönmeye karar veriyor.

24 saatte, MHP Lideri’nin ‘kardeşlik-barış için’ Öcalan’ın simgesel anlamda Meclis’te konuşabileceği söylediği bir sayfadan, kurucu partinin CHP’nin Lideri Özgür Özel’in ‘el artırıyorum Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum’ demesinden, Diyarbakır’da umutla, mutlulukla karşılanmasından TUSAŞ’a pek muhtemel PKK’nın yaptığı saldırıyla umudun yeniden ertelenmesi ihtimaline…

Fakat arka arkaya gelen birbirinden siyasi olarak farklı üç ismin hızlı tepkisi kritik öneme sahip. Mesela Bahçeli şöyle diyor:

‘TUSAŞ Kahramankazan tesislerine yapılan hunhar terör saldırısını nefretle lanetliyor, aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Aziz milletimizin ve hepimizin başı sağ olsun diyorum. Hiçbir hain ve hasmane hesap tutmayacak, hiçbir kanlı ve kalleş proje milli birlik ve kardeşliğimizin karşısında tutunamayacaktır. Kiralık katilleri sahaya sürenler, terörizmi karanlık bir aparat olarak kullananlar sonuç alamayacakları gibi mücadele azmimizi de asla kıramayacaklardır."

Bahçeli net bir şekilde saldırıyı ‘milli birlik ve kardeşlik projesine karşı’ bir hareket olarak gördüğünü söylüyor. ‘Mücadele azminin kırılmayacağından bahsediyor.’

Aynı anlarda Demirtaş bir açıklama yapıyor:

“Sorunlarımızın konuşarak, diyalogla, siyaset yoluyla çözülmesi arayışlarını kanla kesmeye çalışan anlayış bilmeli ki eğer Öcalan bir inisiyatif alır ve siyasetin önünü açmak isterse tüm gücümüzle arkasında olacağız. Demokratik siyaseti ve barış arayışlarını itibarsızlaştırmaya, iradesiz kılmaya yönelik hiçbir yaklaşımı kabul etmeyeceğiz. Herkes hesabını kitabını buna göre yapmalıdır. Barış isteyenlerin sesinin, kimden gelirse gelsin bu defa bastırılmasına asla izin vermeyeceğiz."

Burada altı çizilmesi gereken bölümler var. ‘Öcalan’ın inisiyatif alması halinde tüm gücüyle arkasında olacağını söylemesi’ örneğin. Kandil’in silah bırakma konusunda, Öcalan ile anlaşma noktasında ‘karşı duruşuna karşı’ bir duruş ortaya çıkarıyor. Demirtaş’ın sadece Kürtler arasında değil Türkiye’nin pek çok yerinde desteklenen siyasi bir figür olduğu düşünülürse devlet ile bir noktaya geldiği anlaşılan Öcalan görüşmelerinde safını net şekilde ortaya koyuyor. ‘Barış isteyenlerin sesinin kimden gelirse gelsin bu defa bastırılmasına izin vermeyeceğiz’ diyerek de duruşunu netleştiriyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel. Elbette iktidarla barışa giden yolda nüanslar var. Sabah saatlerinde şu açıklamayı yapıyor:

"Türkiye'deki 26 milyonun sorununu görmezden geliyorsunuz. Kürt sorunu vardır. Tam da şuradadır; Kürt sorununa Kürt karar verir. Kürtlerin sorunu, Kürtler sorunum kalmadı diyene kadar vardır. Ülkedeki bütün vatandaşların istediğini istediği dilde konuştuğu, hukuki öngörülebilirliğin olduğu bir ülke olana kadar CHP mücadele etmeye devam edecektir. Kürtlerin sorunu tüm Türkiye'nin sorunudur…"

Ancak Özel her konuşmasında mutlaka barışın tesis edilmesi noktasında üstlerine düşeceklerini yapacaklarını yineliyor. Terör saldırısının ardından şunları söylüyor:

“Biz terör kimden gelirse gelsin nereden gelirse gelsin ne amaçla yapılırsa yapılsın terörü lanetliyoruz. Ve bizim bütün beklentimiz, hem Türkiye’nin gündeminden terörün çıkması hem de Diyarbakır’da da bugün çokça karşılaştığımız gibi 'Hiçbir şey istemiyorum, eşit yurttaşlık istiyorum. Herkes gibi eşit olmak istiyorum' diyen ve buna isyan eden kimsenin ne Diyarbakır'da ne Muş’ta ne Van’da ne de büyükşehirlerin kenar mahallelerinde kalmaması, her Türk'ün her Kürt'ün hangi etnik kökenden olursa olsun, hangi mezhepten olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm vatandaşlarının, devlet onun için karar verdiği için değil, sorunun yok senin diye, o gerçekten benim sorunlarım çözüldü ve kendimi eşit hissediyorum diyerek bu ülkeyi sahiplenmesini bekliyoruz. Tabii ki böyle süreçlerde konunun mutlaka tüm yönleriyle açığa kavuşturulmasını talep ediyoruz. Tabii ki böyle süreçlerde bunlar yaşanıyor, bu topraklarda bunlar hep yaşandı. O yüzden bugünkü terör saldırısının zamanlamasına yönelik de dikkatle bakmak gerekiyor. Ama bizim, Türkiye’nin kardeşliği ile ilgili umudumuzu hiçbir şey köreltmeyecektir.”

Özel’in de vurgusu ‘hem zamanlama hem de kardeşlik umudunun körelmeyeceği üstüne…’

Bu arada Özgür Özel’in sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı basına kapalı toplantıdan bir kısmı da burada aktarayım. Şöyle diyor:

“Bugünkü şartlarda iktidarın karşısında konumlanarak siyasi kazanç ya da oy elde edebiliriz. Ama biz tarihin doğru tarafında yer almak istiyoruz. Gerekirse oyumuz yükselmez ama ileride bu kardeşlik projesinde CHP iyi yerde durmuş diye tarihe not düşülür.”

Bitirirken…

24 saatte bir şehrin insanlarının umudu, şaşkınlığı, üzüntüyü, hayal kırıklığını nasıl yoğun bir şekilde yaşadığına şahitlik ettim. Sanki elini uzatsan tutacağın bir duygu durumu idi gördüğüm. TUSAŞ’ta yaşanan acının memleketin her yerinde derinden hissedildiğine eminim. Ancak saldırının en önemli amaçlarından birinin ortak barış, eşit vatandaşlık hayallerine karşı yapıldığının farkında olan birbirinden siyasi görüş olarak uzakta olan üç ismin Özel, Bahçeli ve Demirtaş’ın mesajlarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yan yana olmanın, birbirini duymanın, dinlemenin zamanı…

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü ve Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan avukat oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kalabalık bir yalnızlığın içinde, toplumsallığın çöküşü

Türkiye’nin durumunu dünyanın genelindeki ‘beyin çürümesini de kapsayan’ kalabalık içindeki yalnızlık olarak düşünebiliriz. Bu durumdan çıkışın yolu ortak değerler, acılar, mutlukları elbette demokrasi ve hukukun içinde yeniden anlamlandırmadan geçiyor

Dışarıdaki ‘özgüven’ içeriye ‘baskı’ olarak yansıyor, 2025 özgürlükler konusunda çok zor yıl olacak

Suriye’de oluşan yeni rejimin riskleri, oluşabilecek sıkıntıların faturasının Türkiye’ye yazılması ihtimâli olsa da şu an itibarıyla Erdoğan, Fidan ve Kalın dünyadaki pek çok ülkenin de Suriye’deki gelişmeler konusunda referans aldığı-ciddiye aldığı en önemli üç isim

Hastaneye götürülürken MS hastası Tayfun Kahraman’a yapılan ve ‘soruşturma izni’ verilmeyen eziyetin görüntüleri!

Cezaevi aracı içinde acı çektirilen bir MS hastası Tayfun Kahraman; sen eziyetin resmini yapabilir misin Abidin?

"
"